Ana içeriğe atla

Duaların adabı

1- Duâ etmek için Ramazan, arefe, bayram, Cuma ve özellikle seher vakitlerini gözetmelidir. Kamet alındığı, ezan okunduğu zaman, secdeler arasında, namazların sonunda, müslümanların cihad ve savaş için saflar teşkil ettikleri sıralarda yapılan duâlar son derece makbuldür.
2- Kıbleye yönelerek duâ etmek, duâ ederken gömleğinin koltuk altındaki beyazlığı görünecek şekilde ellerini ileri kaldırmak, fakat gözleri göğe dikmemek.
3- Sesi fazla yükseltmeden, açıkla gizli arasında bir sesle duâ etmek.
4- Duâ ederken cümlelere vezin ve kafiye aramamak, seci' yapmaya çalışmamak, yapmacılığa asla kaçmamak. Zira duâ yalvarma yeridir, orada yapmacığın işi yoktur. Yüce Allah: "Tazarru' ve korku ile Rabbinize yalvarın, çünkü O, haddi aşanları sevmez. O'na korkarak ve umarak duâ ediniz. Allah'ın rahmeti iyilik edenlere yakındır." (A'raf Sûresi, 55-56) buyurmaktadır.
5- Huzur ve huşu' ile, umarak ve korkarak duâ etmek. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Onlar, hayır işlerine koşarlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlar, ve bizden korkarlardı." (Enbiya Sûresi, 90)
6- Can-ü gönülden duâ etmek ve dûanın kabul edileceğine kesin olarak inanmak.
7- Israr ile duâ etmek ve duâyı üç kere tekrarlamak. İbn Mes'ud (r.a.) şöyle demiştir: "Hz. Peygamber Aleyhisselâm duâ ettiği zaman üç kere tekrar ederdi. Allah'tan bir şey istediği zaman üç kere isterdi." (Bkz.Zekiyyu'd-din Abdu'l-Azîm, at-Tarğîb)
8- Duâya hemen muradını söyleyerek değil, Allah'ın adını anarak, Allah'a hamd ederek başlamak Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Subhane rabbiye'l-Aliyyi'l-A'lâ'l-Vahhâb" diye başlardı. Duâya el-hamdulillâh ile başlamalı, el-Ahad, as-Samed gibi esma-i Husnâ isimleriyle veya Ya Erhame'r-râhimîn gibi övgü ve iclâl hitâplarıyla Allah'a niyaz etmelidir.
9- Allah'ın adını böylece andıktan sonra Peygamber (a.s.m.)'e salât ve selâm getirmek daha sonra da dileğini istemek.
10- Duâyı yine başlangıçta olduğu gibi Allah'a hamd ve Resulüne salât ve selâm getirmekle bitirmek. "Çünkü Allah, iki salâvât-ı şerîfeyi kabul eder. Bunları kabul edince aradaki duâyı da bunlar yüzü hürmetine reddetmez."
11- Kimin hakkını çiğnemiş, kime kötülük etmişse onlardan helâllik almak, herkesin hakkını geri vermek, günahlara tevbe etmek, ibadet ve taâte yönelmek suretiyle kalbi temizlemeğe çalışmak.
12- Müslümanlardan intikam almak, onlara zarar vermek gibi günah olan şeyleri istememek.
13- Allah'a duâ etmekten aslâ bıkmamak, umutsuzluğa düşmemek ve duâsının mutlaka bir gün kabul edileceğine inanmak.
14- Huzur-i kalb ile duâ etmek, duâ ederken Allah'tan başka her şeyi kalbden çıkarıp yalnız O'na güvenmek.
15- Kızgınlıkla kötü sözler söylememek, çoluk çocuğuna eşine, malına kötü duâ etmekten sakınmak. Çünkü bunlara yapacağı kötü duâ sonunda yine kendisine acı çektirecektir. Cenab-ı Allah, bir ayetinde "İnsan, hayra duâ ettiği gibi şerre de duâ etmektedir." diyor, bu gibi duâların iyi olmadığını haber veriyor.
16- Ana-babayı razı etmek, onların, misafirin duâsını almaya çalışmak, mazlûmun âhından kaçınmak. Zira mazlûmun duâsı geri çevrilmez, kabul edilir. Onun içindir ki atalarımız: "Alma mazlûmun âhını, çıkar âheste âheste" demişlerdir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Enes - Hâdimu’n-Nebî

HZ. ENES, çocuk yaşında annesi tarafından Peygamber Aleyhisselam’a hizmet etmesi için verilmişti. Onun yanında büyüdü, onunla yaşadı. On yıl boyunca ona hizmet etti. Peygamber Aleyhisselam’ın onu, “Ya Büneyye” diye çağırdığı olurdu. Bu, “oğulcuğum” demekti. Ashab arasındaki ünvanı ise Hâdimu’n-Nebî idi. Bu da, “Peygamberin Hizmetkârı” demekti. Hz. Enes, inatçı ve bir miktar yaramaz bir çocuktu. Ancak Peygamber Aleyhisselam, bu on yıl boyunca ona bir kez olsun bile kızmadı. “Şunu niye böyle yaptın” veyahut “Bunu niye böyle yapmadın” bile demedi. Hanımlarından biri “Keşke öyle yapmasaydın!” diyecek olsa, Peygamber Aleyhisselam: “Bırakın çocuğu, o Allah’ın murat ettiği şeyi yapmıştır” der, Enes’i korurdu. Bir gün, onu bir işe yollamıştı. Enes ise, “Vallahi gitmem!” diye tutturdu. Ancak içinden de, “Allah’ın Resulü’nün dediğini yapmam lâzım” diye geçiriyordu. Yola çıktı, fakat az zaman sonra oyun oynayan çocuklara rastladı ve onlara katıldı kaldı. Bir ara ensesini bir elin tuttuğunu farket...

MEB Oyun

Merakla beklenen Milli Eğitim Bakanlığı internet sitesine bağlı Meb Oyun sitesi açıldı. Bir çok kategoride bir çok eğlenceli oyunun oynanabileceği Meb Oyun Oyna servisi ile okul öğrencileri artık evlerinde hem oyun oynuyor hemde eğleniyor. Bu oyunları oynayabilmenin en güzel yanlarından biri de eğlenceli dakikalar geçirebilme fırsatına sahip olmak. MEB Oyun servisi ile dilediğiniz bir çok farklı kategoride zekanızı geliştirebilir ve bu oyunlar ile aradığınız bir çok farklı oyunu bulabilirsiniz. Derslerinizde size yardımcı olacağına emin olduğumuz bir çok kategoride yüzlerce oyun MEB OYUN servisimizde bulunuyor. Türkiye'nin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da desteklenen MEB Oyun sitesine giriş yaparak hangi oyunu oynamak istediğinizi seçin ve bu oyuna giriş yaptıktan sonra açıklamaları okuyarak oyunda başarılı olmaya çalışın. Uzun vadeli ve eğlenceli Meb Oyun servisinden herkez faydalanabiliyor ve bu fırsatı kullanabiliyor.

Hz. Eyyüp sabrı

Allahü Teâlâ'nın has kulu Eyyûb aleyhisselâm, îshak aleyhisselâmın oğlu lys'in oğullarından olup Yûsuf aleyhisselâm ile çağdaş bulunuyordu. Geniş serveti, arazisi, sürüleri ve çok evlâdı vardı. Allahü Teâlâ'nın bu nimetlerine karşı şükrünü tam ifa eder, gece ve gündüzünü ibadetle geçirirdi. Fakat onun bu ibâdet ve tâatlerini hazmedemeyen Şeytan, kendisine mal ve evlâd acısı, azabda elem, meşakkat ve bedende zahmet ile dokunmuştu. Bütün bunlara karşı senelerce gösterdiği büyük sabrın nihayetinde Rabbına şöyle nida etti: — Ey Rabbim, benim halim şu. Zahmet ve acı ile bana Şeytan dokundu, vesveseye yol buldu. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin. Allahü Teâlâ da cevaben şöyle buyurdu: — Depren ayağınla, işte —yani deprenince bir kaynak zuhur etti— sana bir yıkanacak su, serin ve içecek. Yıkan ve iç, için dışın iyileşsin, yorgunluğun dinlensin, yüreğin soğusun. Ne kadar dikkate şayan bir noktadır ki, Allahü Teâlâ, Eyyûb aleyhissclâmın duasına cevap olan kurtuluş mucizesini...