bir gün hz. Musa (a.s.) cenab-ı Hak'kın huzuruna binbir kelamı öğrenmeye gidiyormuş. Giderken yolda bir ihtiyara rast geliyor, o ihtiyarda ömrü boyunca namazını bir taşın üzerinde kılmış, hatta taş bile namaz kılınmaktan yıpranmış. O ihtiyar hz. Musayı yolda görünce, nereye ey Musa der. Hz. Musada Allahû tealadan binbir kelamı öğrenmeye gidiyorum der. ihtiyarda hazır gitmişken bendende selam söyle benimde cennetteki yerimi öğrenirmisin der, Hz. Musa olur der. birazdaha gidince elinde içki şişesi ile bir sarhoşa rast gelir, sarhoşta sorar ey Musa nereye diye oda yine aynı cevabı verir, sarhoş hazır gitmişken bendende selam söyle benim cehennemdeki yerimide sorormısın der, onada olur der ve gider. Allahû tealanın huzuruna çıkar binbir kelamı öğrenir tam gidecekken Allahû teala bir şey unutmadınmı ey Musa der, Oda evet Yarabbi gelirken bir ihtiyar gördüm ömrü boyuca bir taşın üstünde namaz kılmış ve cennetteki yerini soruyor der, Hak teala da o kuluma selam söyle cehennemin en derin dibidir der, birde sarhoşa rastladığını ve onunda cehennemdeki yerini sorduğunu söyler, o kulumada selam söyle onunda yeri cennetin en güzel köşesidir der. Bu duruma Hz. Musa şaşırır ve nasıl oluyor Yarabbi der. Hak tealada sen gidince onların ikisinede deki sizin durumunuzu sordum ama Allah'ın çok işi varmış cevap veremedi de der, ne işim olduğunu sorduklarında dünyayı iğne deliğinden geçirmeye çalıştığımı söyle anlayacaksın neden böyle olduğunu der. Ve hz. Musa iner önce ihtiyarın yanına gider, sordunmu ey Musa der O da sordumda işi varmış cevap veremedi der, ihtiyar peki işi neymiş diye sorunca, dünyayı iğne deliğinden geçirmeye çalışıyordu der, ihtiyarda hiç olacak işmi koca dünya iğne deliğine sığarmı diye karşılık verir. az gidince sarhoşu görür oda sordunmu ey Musa der, evet sordum ama çok işi varmış cevap veremedi der, işi neymiş deyince dünyayı iğne deliğinden geçirmeye çalışıyordu der, sarhoşta valla arkadaş onun işi belli olmaz geçirirmi geçirir der ve hz. Musa Hak tealanın neden öyle söylediğini anlar.
HZ. ENES, çocuk yaşında annesi tarafından Peygamber Aleyhisselam’a hizmet etmesi için verilmişti. Onun yanında büyüdü, onunla yaşadı. On yıl boyunca ona hizmet etti. Peygamber Aleyhisselam’ın onu, “Ya Büneyye” diye çağırdığı olurdu. Bu, “oğulcuğum” demekti. Ashab arasındaki ünvanı ise Hâdimu’n-Nebî idi. Bu da, “Peygamberin Hizmetkârı” demekti. Hz. Enes, inatçı ve bir miktar yaramaz bir çocuktu. Ancak Peygamber Aleyhisselam, bu on yıl boyunca ona bir kez olsun bile kızmadı. “Şunu niye böyle yaptın” veyahut “Bunu niye böyle yapmadın” bile demedi. Hanımlarından biri “Keşke öyle yapmasaydın!” diyecek olsa, Peygamber Aleyhisselam: “Bırakın çocuğu, o Allah’ın murat ettiği şeyi yapmıştır” der, Enes’i korurdu. Bir gün, onu bir işe yollamıştı. Enes ise, “Vallahi gitmem!” diye tutturdu. Ancak içinden de, “Allah’ın Resulü’nün dediğini yapmam lâzım” diye geçiriyordu. Yola çıktı, fakat az zaman sonra oyun oynayan çocuklara rastladı ve onlara katıldı kaldı. Bir ara ensesini bir elin tuttuğunu farket
Yorumlar
Yorum Gönder