Ana içeriğe atla

Kalp huzuru

KALP HUZURU:Yalnız manası ve okuduğu şeyi düşünmek,mâsivadan kalbi ayırmak,namaza kalbini tamamen bağlamaktır.Bunda muvaffak olunursa namazda kalp huzûru hâsıl olur.

Kalp huzurunun sebebi himmettir.İnsanın kalbi himmetine bağlıdır.Maksad ne ise kalp ona hazırlanır.Kalp,boş durmaz;namaz kılarken eğer kalb,namazını düşünmüyorsa,mutlaka dünyalık bir maksadı düşünmektedir.

Himmetin namaza dönmesi de ancak istenilen gayenin namazda tahakkuk edebileceğini bilmekle,o da ahiretin hayırlı ve b3aki olduğuna ve namazın da buna bir yol olduğuna inanıp tasdik etmekle olur.

TEFEHHÜM:Anlamak kalp huzurundan sonra gelir.Bunun sebebi,murad olan manayı anlamak için zekâyı kullanmak ve kafayı çalıştırmaktır.söylediğinin manasını düşünmek ve anlamaktır.

İnsanlar kur'an ın ve tesbihlerin mânasını anlamakta musâvî değillerdir.İnsanın namaz esnasında anladığı öyle latif mânâlar olur ki başka zaman hatıra bile gelmezler.İşte namazınfahşa ve münkerden menetmesi bu cihettendir.

Bunun çaresi de himmetini toplamakla beraber düşünceyi çalıştırmak ve kendisini meşgul edecek h3atıraları atmaktır.İnsan daima sevdiği şeyi düşünür.

TA'ZİM:Ta'zim,huzur-u kalb ve tefehhümden sonra gelen bir keyfiyyyettir.iki ilimden doğar:

1-Allah ü Teâlânın azamet ve celâlini bilmek.

2-Kendisinin hakir,zelil ve Allah ın aciz bir kulu olduğunu bilmektir ki bundan Allah ü Teala ya karşı huşû ,huzû,zillet ve inkisar hâsıl olsun.işte bu hâle tâzim-hürmet denir.

Allah ın celâlini bilmekle nefsin hakir olduğunu bilmek birleşmedikçe ta'zim ve huşû meydana gelmez.

HEYBET:Ta'zimden doğan bir korkudur.Akrepten,yılandan ve benzeri âdi şeylerden hâsıl olan korkuya"havf"denir.Fakat,azametli sultandan,hocadan korkmaya "mehabet" denir ki sevgi,saygı ve hürmetten doğan bir korkudur.

Allahü Teâlânın,dilediğini dilediği şekilde yapmakla mülkünden bir şeyin eksilmeyeceğini bilmek,bununla beraber meliklerin aksine olarak,kudreti var iken Peygamber ve velilerin türlü musîbetlere uğramasını müşâhede etmekten doğan bir keyfiyyettir.Kişi,Allahü Tealayı ne kadar iyi bilirse,haşyet ve heybeti de o nisbette artar.

RECÂ-ÜMİT:Allahü Tealanın lutuf ve keremini,nimetinin şümûlünü,namazı kılanlara cenneti vaat ettiğini,verdiği sözde durduğunu bilmektir.

Meliklere çok saygı gösterip heybet duyan ve satvetlerinden korkan kimseler vardır ki onlardan bir mükâfat beklenmez.Halbûki kula lâyık olan,kusuru ile ikabından korktuğu gib,kıldığı namazı ile Allahu Tealadan sevap ummaktır.

HAYA-UTANMAK:İbadetteki kusurunu bilmek,Allahu Tealaya hakkıyla kulluk edemediğini anlamaktan doğar.-ne kadar gizli olsa da- gönülden geçen her şeyi Allh u Tealanın bildiğini hatırda tutmak ve bütün işlerinde dünyaya meyletmiş olan nefsinin kusur ve afetlerini bilmekle kuvvetlenir.Bunları kat'i olarak bildiği vakit zarurî olarak meydana gelen hâle "haya"denir.

Kalbin huşuu,yakînin derecesiyle ölçülür.Bunun içindir ki Hz.Âişe(r.a)"Resûlullâh bizim ile konuşur,gülerdi.Fakat namaz vakti gelince sanki ne o bizi tanır ve ne de biz onu tanırdık" buyurmuştur.....



(değerli arkadaşlar;başta kendim olmak üzere namaz konusunda çeşitli eksiklerimiz olduğunu düşünmekteyim.o yüzden bu bahsin çok önemli olduğunu yazının başında da belirttim.inşaallah faideli olur.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Enes - Hâdimu’n-Nebî

HZ. ENES, çocuk yaşında annesi tarafından Peygamber Aleyhisselam’a hizmet etmesi için verilmişti. Onun yanında büyüdü, onunla yaşadı. On yıl boyunca ona hizmet etti. Peygamber Aleyhisselam’ın onu, “Ya Büneyye” diye çağırdığı olurdu. Bu, “oğulcuğum” demekti. Ashab arasındaki ünvanı ise Hâdimu’n-Nebî idi. Bu da, “Peygamberin Hizmetkârı” demekti. Hz. Enes, inatçı ve bir miktar yaramaz bir çocuktu. Ancak Peygamber Aleyhisselam, bu on yıl boyunca ona bir kez olsun bile kızmadı. “Şunu niye böyle yaptın” veyahut “Bunu niye böyle yapmadın” bile demedi. Hanımlarından biri “Keşke öyle yapmasaydın!” diyecek olsa, Peygamber Aleyhisselam: “Bırakın çocuğu, o Allah’ın murat ettiği şeyi yapmıştır” der, Enes’i korurdu. Bir gün, onu bir işe yollamıştı. Enes ise, “Vallahi gitmem!” diye tutturdu. Ancak içinden de, “Allah’ın Resulü’nün dediğini yapmam lâzım” diye geçiriyordu. Yola çıktı, fakat az zaman sonra oyun oynayan çocuklara rastladı ve onlara katıldı kaldı. Bir ara ensesini bir elin tuttuğunu farket

Affetmeyi bilin

merhaba sayın okuyucular arada bir yanı kısaca ayda bir yazıyorum kusura bakmayın ama işler baya oğun bu sıralar.Bugün size bir tavsiyede bulunacağım affetme allaha mahsustur hepimiz biliriz ancak allahın kulu kin gütmemeli bir başka allah kuluna küs durmamalıdır. Bu kuran'ı kerimdede belirtilmiştir.3günden fazla küs duranın cenaze namazı kılınmaz derler ORASI ALLAH BİLİR TABI.Size yapılan hatayı yada kötülüğü siz göz yumarak affederseniz eğer bunun mfakatı ilerde cok büyük olacaktır bundan emin olabilirisniz. arada bir yine yazmak dileğiyle hoşcakalın esen kalın.. (senı sevıyorum google)

Mübarek Günler

Şu mübarek günlerde yapmamız gereken bazı şeyler vardır hepimizin.En basiti allah ımıza daha yakınız daha içtenlikle ibadet etmeliyiz.Küslüklerimizi bırakmalı kücüklerimizi affetmeliyiz.Büyüklerimize bu güzel günlerde saygısızlık değil hürmet etmeliyiz. Zamanı gelince ahhlar cekmek yerine şimdi şuan ellerimizi acıp yüce yaradana şükretmeli ve dua etmeliyiz. Allah her zaman iyiyi ister.Kimsenın kötü olmasına razı değildir.Yüce yaradanımmız bizden tek bir sey ister iyi olun merhametli olun saygılı olun. Şüpersizki Allah İşiten ve dualarımızı kabul edendir.