Ana içeriğe atla

Şüphesi olan okusun

Adamın biri her zaman olduğu gibi saç ve sakal traşı olmak için berbere gitti.
Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar.
Değişik konuşar üzerinde konuştular.
Birden ALLAH ile ilgili konu açıldı...
Berber:"Bak adamım.ben senin söylediğin gibi ALLAH'ın varlığına inanmıyorum."
Adam:"Peki neden böyle diyorsun?"
Berber:"Bunu açıklamak çok kolay.Lütfen bana söyler misin ,eğer ALLAH varolsaydı,
bu kadar çok sorunlu,sıkıntılı,hasta insan olur muydu,
terkedilmiş çocuklar olur muydu?ALLAH olsaydı,
kimse acı çektirmez,birbirini üzmezdi.
ALLAH olsaydı bunlara izin vereceğini sanmıyorum."
Adam bir an durdu ve düşündü.Ama gereksiz bir tartışmaya girmek istemediği için cevap vermedi.Berber işini bitirdikten sonra adam dışarıya çıktı.
Tam o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü.Adam bu kadar dağınık göründüğüne göre belli ki
traş olmayalı uzun süre geçmişti.Adam berberin dükkanına geri döndü.
Adam:"Biliyor musun ne var,bence berber diye bir şey yok."
Berber:"Bu nasıl olabilir ki?Ben burdayım ve bir berberim."
Adam:"Hayır yok,çünkü olsaydı caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı."
Berber:"Hmmm,berber diye bir şey var ama o insanlar bana gelmiyorsa ben ne yapabilirim ki?"
Adam:"Kesinlikle doğru!Püf noktası bu!ALLAH var ve insanlar ona gitmiyorsa,
bu gitmeyenlerin tercihi.İşte dünyada bu kadar çok acı ve kederin olmasının nedeni."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hz. Enes - Hâdimu’n-Nebî

HZ. ENES, çocuk yaşında annesi tarafından Peygamber Aleyhisselam’a hizmet etmesi için verilmişti. Onun yanında büyüdü, onunla yaşadı. On yıl boyunca ona hizmet etti. Peygamber Aleyhisselam’ın onu, “Ya Büneyye” diye çağırdığı olurdu. Bu, “oğulcuğum” demekti. Ashab arasındaki ünvanı ise Hâdimu’n-Nebî idi. Bu da, “Peygamberin Hizmetkârı” demekti. Hz. Enes, inatçı ve bir miktar yaramaz bir çocuktu. Ancak Peygamber Aleyhisselam, bu on yıl boyunca ona bir kez olsun bile kızmadı. “Şunu niye böyle yaptın” veyahut “Bunu niye böyle yapmadın” bile demedi. Hanımlarından biri “Keşke öyle yapmasaydın!” diyecek olsa, Peygamber Aleyhisselam: “Bırakın çocuğu, o Allah’ın murat ettiği şeyi yapmıştır” der, Enes’i korurdu. Bir gün, onu bir işe yollamıştı. Enes ise, “Vallahi gitmem!” diye tutturdu. Ancak içinden de, “Allah’ın Resulü’nün dediğini yapmam lâzım” diye geçiriyordu. Yola çıktı, fakat az zaman sonra oyun oynayan çocuklara rastladı ve onlara katıldı kaldı. Bir ara ensesini bir elin tuttuğunu farket

Affetmeyi bilin

merhaba sayın okuyucular arada bir yanı kısaca ayda bir yazıyorum kusura bakmayın ama işler baya oğun bu sıralar.Bugün size bir tavsiyede bulunacağım affetme allaha mahsustur hepimiz biliriz ancak allahın kulu kin gütmemeli bir başka allah kuluna küs durmamalıdır. Bu kuran'ı kerimdede belirtilmiştir.3günden fazla küs duranın cenaze namazı kılınmaz derler ORASI ALLAH BİLİR TABI.Size yapılan hatayı yada kötülüğü siz göz yumarak affederseniz eğer bunun mfakatı ilerde cok büyük olacaktır bundan emin olabilirisniz. arada bir yine yazmak dileğiyle hoşcakalın esen kalın.. (senı sevıyorum google)

Nefsin kısımları

Allah-ü Teâlâ'ya hamdü senalar ve O'nun resulüne salât-u selâmlar olsun. Ve Peygamberimizin âline, ashabına, hulefâ-i râşidîne de salât-ü selâmlar olsun. İnsanın nefsi şu dört husustan biri ile ilgilidir. 1 - Emmâre, 2 - Levvâme, 3 - Mülhime 4 - Mutmainne. Bu mertebelerden Allah-ü Teâlâ yanında makbul olan, mutmainne mertebesidir. Hak nazarında en merdud ve süflî olan mertebe de emmâre'dir. Allah-ü Teâlâ meşâyihe öyle bir hususiyyet vermiştir ki o sayede nefs-i emmâre'yi terbiye ederler. Bu, O'nun en büyük bir lûtf-u keremidir. Yalnız terbiye etmekle kalmazlar o nefs-i emmâreyi, sırasıyla levvâmeliğe, mülhimeliğe ve mutmainneli-ğe döndürürler. Bundan maksat; "İrciî" hitâb-ı İlâhîsine kabiliyet kesbetmek, Allah-ü Teâlâ'ya hakikî kul ve Resulüne hâlis ümmet olmaktır. Şimdi sırasıyla bu dört mertebeyi, Allah-ü Teâlâ'ya çağırıl-mayı, bunların mertebesini ve sıfatını bir bir açıklıyalım; böylece, kendi nefsinin derece ve kademesini kendin takdir et. Yet